27 Aralık 2010 Pazartesi

Long live the King! - Tanri Kral'i korusun!

Sanmayin ki bu yazi Michael Jackson'la ilgili... Evet kendisi Pop'un krali ama benim bahsedecegim Suudi Arabistan'in krali..
Son zamanlarda burada yasananlar oldukca umut verici. Normal sartlarda "Aman bunun nesi var ki?" diyeceginiz konular hayatinizin baslica engeli olunca, buradaki bebek adimlari, insanlik icin buyuk basamaklara donusuyor. Mesela, yavas yavas artik kadinlar araba kullanirken gorulmeye baslandi. Hatta buyuk supermarketlerdeki kasalarda kadinlar da calismaya basladilar. Size komik geliyor olabilir ama burasi icin gercekten genis bir "Wouuww!" tepkisini hakeden gelismeler bunlar..
Birkac yil icinde kadinlar farkli sektorlere el atabilir ve konularinda erkeklere fark dahi atabilirler. Uyuyan potansiyelden korkun derim. Umarim da oyle olur. Tum bunlarin Kral'in sayesinde oldugunu hatirlatmak isterim. O yuzden birkez daha Tanri Kral'i korusun!

11 Nisan 2010 Pazar

Umre'ci Teyzeler, Amcalar ve Duskirikligi...

Umre sezonu acildi. Dini gorevlerini yerine getirmek isteyen bir cok Musluman da Arabistan'a akin etmeye basladi. Allah herkesin dualarini kabul etsin. Bugun anneannecigimi kaybedeli tam 2 yil oldu. O yuzden bugunlerde hem onu, hem de dedemi ozlemenin verdigi huzun tum bedenimi kaplamisken, market alisverisi yapmak icin gittigimiz Red Sea Mall'da Umre'ci teyze ve amcalari gorunce hemen yanlarina gitmek istedim. O sirada aklimdan neler geciriyorum; acaba dedem de Hac icin geldiginde benim gibi bir Turk gidip yanina "Amca, Turk musun? Allah kabul etsin, bir ihtiyacin var mi?" demis midir? Ya da acaba sadece kendi memleketlerinden olan birini gormek onlari heyecanlandirip mutlu eder mi? Gibi dusunceler beynimde ucusurken, bir yandan da iyice globallesen dunyada her an her yerde Turk birine rastlamak mumkun oldugunun bilincindeyim. Benim bu dusuncelerim oldukca romantik kaliyor, ama kalbim ve ruhum hep boyle olacak, onun da farkindayim. 

Bu dusuncelerle, kucuk Arap cocuklari seven, 2 amca ve 2 teyzenin yanina gidip, "Merhaba Turk musunuz?" dedim. Amcalar hic istiflerini bozmadilar, bizi farketmediler bile, koyu sohbetlerine devam ettiler. Teyzeler ise hic sasirmadan, "merhaba" deyip, bir tanesi bize buradaki yasam, is kosullari, Oncel'le ne uzerine calistigi vs. hakkinda yuzeysel sorular sordu. Diger teyze ise, gurbette olan kizini yanina oglunu da gondereceginden, aslen Kars'li olduklarindan ama kizinin benden buyuk insanlara ders verdiginden ve Corlu'da yasadigindan, gurbetin ne kadar zor oldugunu bildiginden ve daha su an hatirlamadigim, bir suru ailevi detayindan bahsetti. Daha sonra en azindan mantikli soru soran teyzeye kocasi soru sorup bizle ilgisini kesince, biz de "Bize musade, Allah kabul etsin" diyip yanlarindan ayrildik. Benim tum heyecanim kaya gorunumunde ama aslinda topaklasmis kum gibi dagilirken, Oncel de "ben sana demistim, gereksiz oldu dedi". Gercekten de sanki biz orada kendimizi gostermek istiyoruz gibi bir durum oldu. Oysa tamamen naif duygularla bu yasli amca ve teyzelere merhaba demek istemistim ve bunun icin Oncel'i de suruklemistim. Bu garip durumu sizlerle paylasmak istedim. 

10 Mart 2010 Çarşamba

Tembel Gizem

Blogumun adini 'Tembel Gizem' olarak degistirmeye karar verdim. :) Dile kolay, yazi yazmayali neredeyse 8 ay olacak. Bu esnada neler yasadim kisaca ozetlemek gerekirse, buyrun asagidaki yaziyi okuyun...

Kadinlarin calismasi bu ulkede pek alisik olunmayan bir durum malum, ancak bendeniz ilk is deneyimimi bir "International School"da calisarak edinmis bulunuyorum. Uluslararasi dedigime bakmayin, buradaki butun okullar uluslararasi :) benim okulum genelde farkli Arap ulkelerinden (Misir, Lubnan, Suriye, Filistin, Urdun, vs.) gelip burada yasayan ailelerin cocuklarindan olusuyordu. Malum tum sosyal alanlarda oldugu gibi burada da (ilkokulda bile) kizlar ve erkekler ayri siniflarda ders aliyorlar. Bana da bir erkek ve bir kiz sinifi verdiler. Ben de ilkokul 2. sinif bu miniklerin ingilizce ogretmeni oldum. 

Bana basladigim ilk hafta henuz okul acilmadigindan, once bir egitim duzenlendi, ardindan da tum ingilizce ogretmenlerine bir sinif verilerek, onu belli bir konu ile dekore etmeleri istendi. Ben de sinifi 'bahce' fikri ile susledim. Okula basladigim ilk gunden itibaren sesimi kaybetmemden dolayi bu maceram sadece 2 hafta surdu ama cok hos bir ani biriktirmis oldum. 

Asagidaki kapidaki kelebekler tek tek kendi ellerimle tuylu tellerden yapilmis olup, ozenle tirnaklarimin arasina sicak silikon gire gire kapi ve duvarlara yapistirilmistir.



Bunlar da benim minik kiz ogrencilerim. Kendilerinden izin alarak bu fotografi cektim. Cunku fotograf bu ulkede oldukca hassas bir mevzu. Sadece 2 hafta ogrencilerle birlikte olmama ragmen, okuldan ayrilacagimi duyan veliler okulu arayip, "biz ogretmeni seviyoruz, ayrilmasin" demisler, gururumun oksandigini belirtmeliyim.  


Su an ne yaptigimi merak ediyorsaniz, okulun ilk gununde olusan ses tellerimin sisip, sesimin kisilmasindan dolayi artik sadece ozel ders veriyorum. Su an 10 yasinda Suudi bir oglan cocugu ogrencim var, ona Ingilizce dersi; benimle ayni yasta yine bir Suudi bayana da Turkce dersi veriyorum. 

Artik tembellik yok, soz daha sik yazacagim...

Gizmocan

30 Eylül 2009 Çarşamba

Blogspot

Degerli takipciler,

Blogspot megerse yazilari ilk olusturdugunuz tarihi kaydettigi icin, benim gecen ay taslak olarak yazdigim ve bu ay tamamladigim bazi yazilarimi eski tarihte yayimladi. Yani yeni yazilarim aslinda eski tarihte. Arada bir asagilara da bakin, olur mu?

Sevgiler, Gizem :)

3 Eylül 2009 Perşembe

30 Agustos

Insanin kalbi eger memleket sevgisiyle doluysa, bir sene de 50 kere de gitse ulkesine, uzakta olunca kiymeti bir ayri oluyor. Cok degil Agustos 22'de Cidde'ye donduk, aradan sadece 8 gun gecmesine ragmen, televizyonda 30 Agustos torenlerini salya sumuk izlerken, 2 kutu mendil tukettigimi farkettim. 

Aman Allah'im, o ne cosku, o ne gurur. Bir ara gorunmez olup, Org. Basbug'un askerlerine selamda duran kolunun altina girip destek olmak istedim. Askerleri gordukce agladim, bayragi gordukce agladim. Bir gun oncesinde de Nejat evinde saz calmisti ona aglamistim. Vucudum ciddi miktarda sivi tuketti anlayacaginiz. 

Ne mutlu ki boyle aglayacak kadar cok sevdigim bir ulkem var, ya olmasaydi? 

Ne mutlu Turk'um diyene! Ne mutlu Turk'um diyebilene!

Ramadan Kareem*

Alt-ust oluyormus, Ramazan'da burada hersey tersine donuyormus. Ben bile simdilik sadece bir gun oruc tutmama ragmen, sanki oruc tutan Araplar gibi gunu uyuyarak geciriyorum. Cunku duzen boyle oluyor. Yaziya dokulmemis kural gibi, gece gunduze, gunduz de gece donuveriyor. 

Ama itiraf edeyim, geceleri burasi inanilmaz. Istanbul trafigi gibi heryer canli, isil isil ve hareketli. Sanki is cikisindaymiscasina gece 1-2'de caddeler kalabalik. Isin komik yani yarasa yasam Araplar icin oldukca normal, gecenin 1 bucugunda telefonunuz calabiliyor ve hattin obur ucundaki Arap, bozulan Wii'nizin tamir oldugu bilgisini size verebiliyor. Gunduz cuvala mi girdi dusunuyorsunuz o an. Calisma saatleri de sahura kadar uzun burada. 

Peki ya gunduzleri ne yapiyorlar? Acik pek yer yok. Zaten disarda, normal zamanda gidebileceginiz cafe-restaurantlar var, onlar da Ramazan dolayisiyla kapali. Yemek ve icmek konusunda oldukca katilar. Sokakta elinizde su tasimanin cezasi hapis bile olabiliyor. Dolayisiyla oruc tutmasanizda, evinizde oturmuyorsaniz eger, tutmus kadar oluyorsunuz. 

Her ne kadar duzenler alt-ust olsa da, ben Arap Ramazan'ini sevsem de, yine de bizim Ramazan anlayisimis sanki daha bir ozel ve guzel. Daha paylasmaya yonelik. Bundan kastim, sadece ulkemizdeki sosyal hayatin degil, ayni zamanda Turkiye'de muslumanligin da daha medeni ve cagdas olarak yasandigini ve uygulandigini dusunmem. 

Herkese sevgiler ve *hayirli Ramazanlar :)

7 Ağustos 2009 Cuma

Cidde'de Gunbatimi

Cidde'de gunes denize batiyor, ve o kadar guzel bir manzara oluyor ki, Ankara'li denize hasret biri olarak, doya doya manzarayi icime depoluyorum. Oncel'le bir Persembe (bizim Cumartesi'miz) aksam uzeri, gunesi batirmaya once korfeze sonra da evimize yakin deniz kenarina gidelim dedik. Insanlarin burada yegane zevki deniz kenarina halilarini serip, yiyip icmek, saatlerce oturmak, sohbet etmek, etrafta gelen geceni izlemek. 

Buranin degisik ve inanilmaz sayidaki heykellerine yansiyan kizil isik altinda biz de bos bir bank aradik ve orada oturup, gelen gecenleri, jet-ski yapan gencleri ve esek kiralayanlari izledik. 

Bazi konularda Araplar da ayni bizim gibi iclerindeki safliklarini koruyorlar. Biz, gun batiminin ve birbirimizin fotograflarini cekip yerimize oturup manzarayi seyre koyuldugumuzda, minik bir Arap cocugu elinde bir kap dolusu kuruyemisle bize geldi. Biz tesekkur ederek, icinden birer ceviz, findik aldik. Ama cocuk hepsini bize getirmis. Yarim Arapcamizla, hepsinin bizim oldugunu anladik. Hemen onun da fotografini cektik. 

Cidde'de cidden gun cok keyifli batiyor. Yolunuz duserse, hatirlatin da sizi gun batimina gotureyim.